Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, partinin ekonomi kurmaylarıyla birlikte düzenlediği basın toplantısında, Merkez Bankası’nda yaşanan başkan değişikliği sonrasında kamu borcunda büyük artış yaşandığını belirtti. “Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi 33’üncü ayında üçüncü büyük ekonomik krizini çıkararak siyaset tarihine geçti” diyen Davutoğlu, şunları söyledi:
TÜM BU YAŞANANLARIN FAİLİ CUMHUR İTTİFAKIDIR
– Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi 33’üncü ayında üçüncü büyük ekonomik krizini çıkararak siyaset tarihine geçti. Geçen hafta yaşanan kriz, Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi adı verilen keyfiliğin kendi eliyle çıkardığı bir krizdir. Küresel ekonomi toparlanır, piyasalar olumlu gelişmelerle rekor üstüne rekor kırarken, 84 milyon vatandaşımız, parti içi hesaplaşmanızın üzerine yüklediği bedelleri ödemek zorunda kalıyor.
– Merkez Bankası Başkanı Naci Ağbal’ın görevden alınmasıyla, 22 Mart krizinin ülkeye ilk maliyeti 525 Milyar TL olmuştur. Yıllık ilave 150 Milyar TL faiz yükü de kapıdadır. 33 aylık Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin, üç Merkez Bankası başkanını eskitmesi ve şimdi dördüncüsünü denemekte olması bile başlı başına yaşadığımız sorunu tarif etmeye yeter. Sorunumuz; yönetimde keyfiliktir, ekonomik dalgalanmalardan zarar gören vatandaşlarımıza karşı sorumsuzluktur, hukuka ve kurumlara saygısızlıktır. Tüm bu yaşananların faili de Cumhur ittifakıdır.
KRİZ ANCAK SİSTEMİK YENİLENME İLE AŞILABİLİR
– Zihniyet sapmalarından toplumsal değer yozlaşmasına, kurumsal bozulmadan bürokratik liyakata, gerçeklikten kopuk politikalardan siyasi ahlaktan uzak uygulamalara kadar her alana sirayet eden bu sistemik kriz ancak ve ancak aynı ölçekte kapsamlı bir sistemik yenilenme ile aşılabilir.
LAF DİNLEMİYOR DİYE MB BAŞKANINI DEĞİŞTİRİYORLAR
– Artık sağlıklı karar almanızı olanaksız hale getirdiği her gün yeni bir örnekle ortaya çıkan ‘Ali kıran baş kesen’ ruh halinden sıyrılmaya çalışın. Devlet yönetimi ortak akla değer vermeyi, sağduyulu ve soğukkanlı davranmayı, basiretli karar almayı gerektirir.
– Laf dinlemiyor diye dört ayda bir Merkez Bankası başkanı değiştirmeye kalkarsanız, değil damadınızın sattığı 128 milyar Dolar, bir o kadar daha rezervimiz olsa size yetmez. Zamanında yaptığımız bütün uyarılara kulak tıkayarak ve ‘Türkiye’yi uçuracak’ sloganları eşliğinde hayata geçirilen Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin sadece son bir haftada vatandaşa yüklediği maliyeti hesapladığımızda karşımıza çıkan tablo vahimdir.
Davutoğlu, ekonomiye borç olarak yansıyan rakamları şöyle sıraladı:
- Bir günde devletin döviz cinsi iç ve dış borcunun tutarı 115 Milyar TL artmıştır.
- Bir günde devletin KÖİ yükümlülük tutarı 135 Milyar TL artmıştır.
- Bir günde reel sektörün döviz cinsi iç ve dış borcunun tutarı 275 Milyar TL artmıştır.
- Bir günde Ülke Risk Primi 170 baz puan artmıştır. Sadece bu artışın kamu döviz borcuna getirdiği ilave yük yıllık 20 Milyar TL olacaktır.
- Bir günde uzun vadeli TL faizleri %4 artmıştır. Bu artışın kamuya getireceği ilave yıllık faiz yükü 30 Milyar TL olacaktır.
- TL faizindeki artış kamuya benzer biçimde reel sektör faiz ödemelerini de arttıracaktır. Yıllık reel sektör ilave faiz yükü 55 Milyar TL olacaktır.
- Ülke risk primindeki artışın reel sektör YP faiz ödemelerinde yaratacağı etki ise yaklaşık 45 Milyar TL olacaktır.
- Bir günde ülkeye 525 milyar TL maliyet yükleyen iktidarın, bu bedelin ne anlama geldiğini bilmediğini söyleyen Davutoğlu, 525 Milyar TL ile neler yapılabileceğini şöyle sıraladı;
- 1,2 Milyon esnafa 1 yıl boyunca ayda 5,000 TL hibe verebilir,
- 2 Milyon çiftçiye 1 yıl boyunca ayda 5,000 TL destek verebilir,
- 13 Milyon emekliye 1 yıl boyunca ayda 1,000 TL pandemi desteği verebilir,
- 81 ile 81 adet yepyeni hastane yapabilir,
- Tüm öğrencilere tablet verip sınırsız internet erişimi sağlayabilir,
- Kalan parayla da, pandemi döneminde evinde oturan işsiz ve yardıma muhtaç 10 Milyon kişiye 8,500 TL verilebilirdi.
- Türkiye’nin çözülemeyecek sorunu yoktur, çözemeyenler vardır.
ÜLKE RİSK PRİMİMİZ 2018 SONRASI RESMEN KÜME DÜŞMÜŞTÜR
- 2017 sonrası sürekli çift hane enflasyona mahkum edilen Türkiye, Cumhur İttifakı ile derin bir “itibar açığına” maruz kalmıştır.
- Ülke risk primimiz 2018 sonrası resmen ‘küme düşmüştür’.
- Güven ortamını yeniden tesis edecek inandırıcı ve ciddi reformlar ve uygulama takvimi açıklanmalıdır. Ancak bu kez millete masal anlatmadan, içinde şeffaflık ve hesap verebilirlik olan bir açıklama bekliyoruz.
- Bu reformlar içerisinde, gelir dağılımını daha da bozan mevcut vergi sisteminin baştan aşağı değişimi de olmalıdır.
- Asgari ücrete kadar olan ücretlerden vergi ise, hemen kaldırılmalıdır.
- Acilen kayıt dışı istihdamı ve güvencesiz çalışmayı engelleyecek ’emek barışı’ ilan edilmelidir.
- KÖİ sözleşmeleriyle döviz kaynağı aktarılan müteahhitlerin ödemelerinin durdurulması gerekir.
- İşletmeye alınmış KÖİ yatırımlarının ‘adil değer’ tanımı çerçevesinde maliyet ve ödemeleri yeniden belirlenmelidir.
- Bugüne kadar yapılan fazla ödemeler de mahsup edilerek, oluşacak kaynak işsizlere, esnafa ve sözleşmeli tarım yapanlar dahil olmak üzere çiftçiye hibe ve destek olarak verilmelidir.
- Kamuda gerçek tasarrufa iktidarın kendisi başlamalıdır. Mesela 15 Cumhurbaşkanlığı uçağının 14’ünü satarak, işlevsiz bankamatik danışmanların sayısını azaltarak, birden çok maaş alanları tek maaşa indirgeyerek, kiralık binalarda hizmet veren bakanlıkları Beştepe’ye alarak, lüks makam araçlarının tahsisine son vererek kamuya örnek olmaları gerekir.
- Hesap verme yükümlülüğünden kaçmak için icat ettiğiniz Varlık Fonu başta olmak üzere tüm bütçe dışı işlemler derhal sonlandırmalıdır.
- Yarın hiç gelmeyecekmiş gibi satılan 128 Milyar dolar Merkez Bankası döviz rezervleri ile ilgili olarak başta imtiyazlı damat bakan olmak üzere işlemlerde sorumluluğu olan tüm yetkililer hakkında gerekli idari ve hukuki süreç başlatılmalıdır.